Skip to main content

Ben allaha inanmıyorum siz inanıyor musunuz?

1 yıldan uzun süredir yayın konum olan ''Ben allaha inanmıyorum siz inanıyor musunuz? Sanırım bu blogda da sona yaklaştık. Ama artık sonun ne zaman geldiğini bilmiyorum. İnsanoğlunu anlamaya çalışıyorum her gün. Yıllar önce bir insanı anlamanın yolu onunla eşit şartlarda yaşamak olduğunu öğrendim ve bunu başardım. Lakin son konumuzda hiç onlarla aynı konumda olamadım. İnançsa konu, inançsızlık yalanı doğuruyor onlarda. Kısa bir özet geçmek daha anlaşılır yapar.

('') Yapacağım alanlar ''Ben allaha inanmıyorum siz inanıyor musunuz?'' Anlamına gelir.


'' - Küfürler

''- Neden inanmıyorsun?''
''- Ölünce inanırsın.
''- Nerede yaşıyorsun adresini ver de inanmanı sağlayayım. (Verdim)

Küfürlere söyleyebileceğim bazı benzetmeler vardır yayınlarda hep söylerim. O da;

Muhammed gibisiniz. Tam tarife uyan bir davranış. Muhammed kendisinin peygamber olduğunu iddia eden kişi ve aynı şekilde onun ağzından duyulan sözler ile ölümünden uzun yıllar sonra yazılan kuranın kendi ayetlerine göre;

Hani, Meryem oğlu İsa, “Ey İsrailoğulları! Şüphesiz ben, Allah’ın size, benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek, Ahmed adında bir peygamberi müjdeleyici (olarak gönderdiği) peygamberiyim” demişti. Fakat (İsa) onlara apaçık mucizeleri getirince, “Bu, apaçık bir sihirdir” dediler. (Sura 61:6)


Böylece biz sana Arapça bir Kur’an vahyettik ki, şehirlerin anası olan Mekke’de ve çevresinde bulunanları uyarasın. Hakkında asla şüphe olmayan toplanma günüyle onları uyarasın. Bir grup cennette, bir grup ise cehennemdedir. (Sure 42:7)


Şüphesiz bu Kur’an, sana ve kavmine bir öğüt ve bir şereftir, ondan hesaba çekileceksiniz. (Sure 43:44)


Görüldüğü gibi, Kur'an'da, Muhammed'in daha önce hiçbir uyarıcının gönderilmediği bir kavmi uyarmak için peygamber yapıldığı iddia edilmektedir. "Ahmed" kelimesinin geçtiği ayete göre ise, İsa kendisinden sonra geleceğini iddia ettiği peygamberin İsrail dışında bir kavme gönderileceğini söylememiştir; bu ise tıpkı İsa gibi Ahmed adlı kişinin de İsrail halkına gönderileceği ihtimalini güçlendirmektedir. Söz konusu kehanet veya vaat, ancak gelecek olan kişinin İsrail halkından olması ve İsrail halkında görev yapması durumunda anlam kazanmaktadır.


Konunun orjinal kaynağı : http://www.hristiyanforum.com/forum/showthread.php?t=320707


Açıkça görülüyor ki.. Görüyor musunuz? Anladığınızı düşünmüyorum önemli olan görmek değil. Tarihin başından beri insanoğlu görüyor. Anlamadan görmek bir yeti değil bir hastalıktır. İyileşme zamanı.


Yayınlardan aklımda kalanları yazıp buradan tekrar cevaplama gereği duydum. Onlardan birisi şu. İslamiyet barış dini. Bunu o kadar çok duydum ki o kadar çok soğudum insanlıktan. Kimler islamiyetin barış dini olduğunu söyleyebilir? Aptal insanlar. İnsan aptal ve inandığı din islam ise bu durumda nasıl bir inanan olur? Aptal müslüman. Bunu söylediğim için de çok küfür yedim lakin karşımdaki insan sevgisini, nefretini göstermek için bile küfür eden bir kişilik. Bu sizlersiniz. Üstünüze alının. Bir inanan nasıl oluyor da uzun süre yazılmış olan bir kitabı okumadan onun hakkında konuşabiliyor? Aptal insan olduğu ve duyduklarıyla iman ettiği için. Peki bir diğer soru şu. İslamda insana mı iman vardır yoksa allaha ve onun resulüne mi? 4 milyondan fazla kişi ile konuştum %90 ı insanlara iman edenler oldu.



Yıllar önce dinlediğim bir şarkıyı dinliyorum lakin şuan ayahuascam yok.. ( https://www.youtube.com/watch?v=Av2bPolPpkA )


Biraz da konuyu her birinizin gözüyle görüp sorgulamadığı kısma gelelim. Bu kadar başı kapalı insan, cübbeli insan var ve bunların davranışları neden insanda iman uyandırmak yerine dini sorgulatmaya sebebiyet veriyor. Yani türbanlı bir kadının yaptığı dedikodu, küfür, faizcilik, zina, dini yanlış anlatma(anlatamama) para hırsı, falcılık.. Yaz yaz biter mi? Aynı olay erkekler için de geçerli. İnananların daha iyi olması gerektiğini düşünürüz değil mi? İnananlar inanmayanlardan daha günahkarsa inanç bunun neresinde var? Eğer şunu diyecekseniz demeyin. Allah günahkarları affeder. ;



  • Bakara Suresi, 81. ayet: Hayır; kim bir kötülük işler de günahı kendisini kuşatırsa, (artık) onlar, ateşin halkıdırlar, orada süresiz kalacaklardır.
  • Bakara Suresi, 276. ayet: Allah, faizi yok eder de, sadakaları artırır. Allah, günahkar kafirlerin hiçbirini sevmez.
  • İsraf etmeyin; çünkü Allah, israf edenleri sevmez.” (el-En’âm, 141
  • Allah, büyüklük taslayanları, böbürlenenleri, kibirlenenleri sevmez. ( Hadid 23)   
Size bazı bölümler paylaşmaya devam ediyorum şu da başı açık, dar giyinen kadınlar hakkında olan (ONAYLANMIŞ HADİSLER) 

"Kadınların şerlisi kendini beğenip kibirlenen ve (açılıp saçılarak) teberrüc yapanlardır. Onlar münafıktırlar. Bu yüzden kadınlardan cennete girecek olanlar ayağı sekili karga gibi azdır.

Sahih. Beyhaki (7/82)

(Sebepsiz olarak) Boşanmak isteyen kadınlar ve açılıp saçılan kadınlar münafıklardır.

Hasen. Ebu Nuaym(8/375-6) 

"İki sınıf insan vardır ki, onlar cehennem ehlidirler; Bunlardan biri ellerinde sığırkuyruğu gibi kamçılar olup insanları dِvecekler. Diğeri; vücutlarını belli edecek elbise giyen, bu elbiselerle erkekleri meylettirmek için kırıtarak yürüyen, saçlarını deve hörgücü gibi başlarında toplayan kadınlardır ki; bunlar cennete giremeyecek ve çok uzak mesafelerden bile hissedilen cennetin kokusunu dahi duyamayacaklardır.

Sahih. Malik (Libas,7) Müslim (2128)


Ahir zamanda ümmetimden, deve semerine benzer bineklere binen adamlar olacak, mescit kap‎larında inecekler. Onların kadınları örtülü çıplaktır. Saçlar‎ deve hörgücü gibi kabar‎ıktır.Onlara lânet edin, çünkü onlar lanetlidir. Eğer sizden sonra başka ümmetler gelmiş olsaydı sizin kadınlarınız onların kadınlarına hizmetçi olurdu, aynı‎ sizden önceki ümmetlerin kadınlarının size hizmet ettiği gibi.


Sahih li gayrihi. Ahmed Müsned (2/223 Hadis no: 7083) İbn Hibban (13/64) Hakim (4/483)

Abdullah b. Amr radıyallahu anhuma şöyle demiştir:Muhakkak ki Allah’ın indirdiği kitapta iki sınıfın ateşte olduğunu buluruz: Bunlardan birisi: Ahir zamanda, yanlarında bulunan sığırkuyrukları gibi kamçılarla insanları suçsuz yere döven, karınlarına ancak pis (haram kazanç) sokan bir topluluktur. Diğeri ise; Giyinmiş fakat çıplak olan, meyleden ve meylettiren kadınlardır. Bunlar cennete giremeyecekleri gibi, kokusunu dahi alamayacaklar.” 

Sahih mevkuf. İbn Ebi Şeybe (7/530)

Kadına verilen değer örtünmeleri ve makyaj yapıp dar giyinmemeleri ile sınırlıdır. Dediler ki kadına çok değer verilir islamda. Evet verilen değer şudur; 

Eğer yetimlerin haklarını gözetemeyeceğinizden korkarsanız, size helal edilen kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikahlayın ve eğer bu takdirde adaletli davranamayacağınızdan korkarsanız, o zaman bir kadın ile veya sahibi bulunduğunuz cariye ile yetinin. Bu, azmamanız, haksızlık yapmamanız için daha elverişlidir.”

“Ateş ehlinden / cehennem halkından iki sınıf var ki henüz görmedim: Biri; yanlarında inek / sığır kuyruğuna benzeyen sopalar / joplar bulunan, onlarla insanları döven bir topluluk. Diğeri ise; giyindiği halde açık olan (teni gösteren ince elbise giyinen veya bedenlerinin bir tarafı tamamen açık olan), erkeklere olan meyillerini yansıtan veya omuzlarını sallayarak, çalımlı (kötü kadınların yürüyüşüyle) yürüyen, başları bir tarafa meyleden develerin hörgücü gibi olan kadınlar. Bu kadınlar cennete giremez ve -kokusu şu kadar / çok uzak mesafeden alınabilen- cennetin kokusunu dahi koklayamazlar. (Müslim, Libas, 125)
Kuranın erkekleri 4 kadınla evlenebilir, mal varlığının yükümlülüğünce ve eşlerinin izni ile istediğin kadar da cariye alabilirsin der. Fakat bir kadın eş yada cariye bir başka erkekle birlikte olabilir mi? Kadın ne için yaratıldı? Adem için. Bu hristiyanlık tevrat ve kuranın söylediği. Lakin kurandaki havva şuan ortadoğu ve 20 yıl öncesine kadar türkiyede ki bazı ülkelerdeki çocuk yaşta evlilik, hatta 12 yaşındaki çocukların hamile kalması ve nicesi ile devam etti bu gelenek. Halan daha devam ediyor... 
Çok şehir değiştirip çok insan tanıdığım için şu yargıda bulunuyorum. Türklerin çoğu arapları sevmiyor.. Lakin onların geleneklerini uyguluyorlar. Türkler çocuk yaşta evliliği sevmiyor kınıyor, evlenenleri de türkiye de hapse atıp işkenceler yapıyorlar. Ama bunu getiren dine inanamamaktan geri de kalmıyorlar. Sorun şurada. Onlar neye inandıklarını bilmiyorlar. 
İnstagram da aylar önce bir kadınla tartışmaya girmiştim. Fotoğrafları halen daha durur. Profilimde alt sıralara inin kıyafetsiz bir kadın görecekseniz. O da kendi tanısınca müslümandı. Ama bir delinin deli olduğunu iddia etmek için psikologun vereceği kağıt parçasına ihtiyacınız olacaktır. Bunlar da kağıtlarım. İster bastırın ister satın. Ama kuran gibi fiyatını abartmayın. Okunmuyor.. Değerli olan saklanır ya o misal.. 

Şimdi bir diğer konuya gelelim ve ben bu bölümü çok seviyorum. Nedeni şu. Her kim ben müslümanım diyorsa ''Hayır sen kafirsin'' Dediğim bölüm... 

Fâiz yiyen kimseler, kendisine şeytan çarpmış olan nasıl kalkarsa, mezarlarından öylece kalkarlar. Bu halde olmaları; “-alış-veriş, aynen faiz gibidir” demeleri yüzündendir. Halbuki Allah, alış verişi halâl ve fâizi (ribâyı) haram kılmıştır. Bundan böyle kim kendisine Rabbinden bir öğüt gelip fâiz yemekten sakınırsa daha önce aldığı faiz ona bağışlanır; geri alınmaz ve bundan sonra onun işi (affedilişi) Allah’a aiddir. Kim de, haram olan bu ribâyı helâl diye yemeğe dönerse, işte onlar cehennemliktirler; o ateşte ebedî olarak kalacaklardır." (Bakara 275)

Eğer böyle yapmazsanız, Allah ve Resûlüyle savaşa girdiğinizi bilin. Eğer tövbe edecek olursanız, anaparalarınız sizindir. Böylece siz ne başkalarına haksızlık etmiş olursunuz, ne de başkaları size haksızlık etmiş olur. (Bakara 279) 

“Miraç gecesi, bir kısım insanlara uğradım ki, karınları evler gibi iri idi. Karınlarının içi yılanlarla doluydu ve bunlar dışardan görünüyordu. Ben:
«–Ey Cibrîl bunlar kimlerdir?» diye sordum.
«–Bunlar faiz yiyenlerdir!» cevabını verdi.” (İbn-i Mâce, Ticârât, 58)

Kısacası faizin günahı allaha ve muhammede düşmanlık iken müslüman olduğunu iddia etmeye devam eden sizler biraz komiksiniz.. Bu arada ülkenin başındaki faizciler sizi güzel sömürüyor.. Zaten dini bilen olsa gidip de ona oy verir mi..  Bir diğer konuya geçelim. O da şu; Kuranın benzeri yazılamaz iddiası. 
"Eğer kulumuz (Muhammed)a indirdiğimiz (Kur'ân)den şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sûre getirin, Allah'tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın; eğer doğru iseniz."
 "Yok yapamadıysanız, ki hiçbir zaman yapamayacaksınız, o halde yakıtı insanlar ve taşlar olan, inkârcılar için hazırlanmış ateşten sakının." (Bakara 23 24)

İslamiyetten ayrılan iki Arap, benzeri yazılamaz denilen Kuran' ın bir benzerini yedi yıllık uğraş sonucunda yazmayı başardı. Böylece bin dört yüz yıllık "Kuran'ın bir Sure'sinin bile benzeri yazılamaz" mitosu çökmüş oldu. The True Furqan, Türkçe de Gerçek Furkan (doğruyu yanlıştan ayırt eden) anlamına geliyor. 366 sayfa olan The True Furqan, Arap Dili ve Edebiyatı profesörlerinden de geçer not aldı.

Aynı Kuran'daki gibi hatta daha iyi şiirsel dil kullanıldığı belirtilen kitapta bu güne kadar Arapça gramer hatası da bulunamadı. Bu e-kitap şimdilik sadece Arapça ve İngilizce dil seçeneği içeriyor.



Okumak isteyenler için link: https://antidogmatik.com/attachments/the-true-furqan-pdf.195/
Bir diğer konu; allah yalan söyler mi? 
“Allah, o hak mabuddur ki Kendisinden başka hiçbir ialh yoktur. Kıyamet günü hepinizi bir araya toplayacaktır. Bunda hiç şüphe yoktur. Allah’tan daha doğru sözlü kim olabilir?” (Nisa, 4/87)
Rabbinin sözü, doğruluk ve adalet bakımından tam kemalindedir.O’nun sözlerini değiştirebilecek yoktur. O hakkıyla işitir ve bilir.” (Enam, 6/115)
Zariyat(51)/49. Düşünüp ibret alasınız diye her şeyden (erkekli dişili) iki eş yarattık.
Doğada bazı canlılar ve türler çift cinsiyetli veya cinsiyetsizdir. Bunun yanında çifti olmayan ve eşeysiz olarak da üreyen canlı türleri olduğu gibi ikiden fazla cinsiyetin var olduğu veya bireylerin sonradan kendiliğiyle cinsiyet değiştirdiği türler de bulunmaktadır. Ayrıca Kırbaç Kuyruklu Çöl Kertenkelelerinin bir türü, tamamen dişi bireylerden oluşur ve lezbiyen seks akabinde kendilerini kopyalama mantığıyla ürerler.
Rad(13)/13. Gök gürlemesi O’na hamd ederek tespih eder. Melekler de O’nun korkusundan tespih ederler. O yıldırımlar gönderir de onlarla dilediğini çarpar. Onlar ise Allah hakkında mücadele ediyorlar. Halbuki O, azabı çok şiddetli olandır.
Burada da fiziksel olan bir olgunun (yıldırımın) elektrik yüklü bulutlar sebebiyle değil de pat diye kendiliğinden olduğu anlatılmış sanki. Ayrıca Allah’ın emretmesiyle sebepsiz gerçekleşip, sadece cezalandırma veya korkutma amaçlı olduklarına dikkat çekilmiş. Ve çevrede yüksek yapılar varken yerdeki insana değil de daima yapılara yıldırımın düşmesi, bilime uygun ama bu anlatılana ters gibi. Bu arada korkutulacak insan olmadığı halde Jüpiter gezegeninde şimşekler Dünya’dan 10 kat daha şiddetlidir.

 Araf(7)/80,81,84. Lut’u da Peygamber olarak gönderdik. Hani o kavmine şöyle demişti: “Sizden önce alemlerden hiçbir kimsenin yapmadığı çirkin işi mi yapıyorsunuz?”
“Hakikaten siz kadınları bırakıp, şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Hayır, siz haddi aşan bir toplumsunuz.”
Onların üstüne bir azap yağmuru yağdırdık. Bak, suçluların akıbeti nasıl oldu.
Eşcinselliğin daha önce hiçbir alemde gerçekleşmediği söylenmiş… Alemler içinde hayvanlar alemi de bulunur. Bugün 1500 hayvan türünde eşcinsellik gözlemlenmiş ve 500’den fazlası akademik makalelerde yayımlanmış. Demek ki hür iradeden yoksun olan hayvanlarda, eşcinsellik o ana dek yoktu; ilginç. Ayrıca günümüz bilimi eşcinselliğin tercihen oluşmadığını, genler veya anne karnında maruz kalınan hormonal etkenler temelli kendiliğinden oluştuğunu söylemektedir. Bu arada bu ve benzer Kuran ayetlerinde, doğal olan ve WHO (Dünya Sağlık Örgütü) tarafından da onaylı bir psikolojik rahatsızlık olmayan eşcinselliği aşağılama ve halkı bu masum kişilere karşı kin ve nefrete teşvik etme de görülüyor ki günümüzde bilimle hareket eden ülkelerde bu ağır bir suçtur.
Necm(53)/45,46. Şüphesiz O iki eşi, erkeği ve dişiyi, (rahme) atıldığında az bir sudan (meniden) yaratmıştır. Tarık(86)/5,6,7. Öyleyse insan neden yaratıldığına bir baksın. Fışkırıp çıkan bir sudan yaratıldı. Bu su, bel ile kaburga kemikleri arasından çıkar.
Tıp biliminde erkek üreme hücresi olan spermin testislerde üretildiği bilinmektedir. Bel ile kaburga kemikleri arasından denerek eğer böbreklerden bahsedilmişse böbreklerden çıkan sadece idrardır. Zaten bel ile kaburga kemikleri arasından sperm üretilmez. Ve sperm insana dönüşmez; dönüşüme (bölünmeye) başlayıp insan haline gelen annedeki döllenmiş yumurtadır. Canlılarda sperm genetik materyalini aktararak sadece dölleyici görevi görür. Ayrıca günümüzde spermsiz yumurta döllenmesi yapılabildiği gibi doğada lezbiyen seks sonrasında spermsiz üreyen bir kırbaç kuyruklu çöl kertenkelesi türü de bulunmaktadır. (Kesin olmayan bir bilgiye göre; Orta Çağ’da bazı yerlerde tohumun toprağa atılınca çimlenmesi gibi spermin de, tohuma benzer olarak, rahme atıldığında gelişip bebeğe dönüştüğü sanılırmış).
Meryem(19)/27,28,29,30. Kucağında çocuğu ile halkının yanına geldi. Onlar şöyle dediler: “Ey Meryem! Çok çirkin bir şey yaptın!”
“Ey Harun’un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse değildi. Annen de iffetsiz değildi.”
Bunun üzerine (Meryem, çocukla konuşun diye) ona işaret etti. “Beşikteki bir bebekle nasıl konuşuruz?” dediler.
Bebek şöyle konuştu: “Şüphesiz ben Allah’ın kuluyum. Bana kitabı (İncil’i) verdi ve beni bir peygamber yaptı.”
Burada galiba Hz. Harun ve Hz. Musa’nın kardeşi olan Meryem ile Hz. İsa’nın annesi karıştırılmış. Çünkü Hz. Meryem’in Harun diye bir kardeşi yoktur.
Alıntı kaynağı: https://networkk48.wordpress.com/kurandaki-hatalar/
Ve daha nicesini okuyup sorgulayabilirsiniz. 

Özete geçecek olursak paylaştıklarım bir hiçliği oluşturuyor. Kurana inanmayan biri olarak kuranı inandığını söyleyenlerden daha çok okuyup araştıran oldum. Muhammede inanmayan sevmeyen birisi olaraktan ondan daha çok ''mucize'' gerçekleştirdim. Eğer sizde bir müslümansanız aptal müslüman olmayın. Dininizi öğrenin ve okuyun. Dininizdeki çelişkileri çok eşliliği ve yanlışları yazılı kaynaklardaki bilgilerin dışında tatmin edici cevaplar verin. Ebubekir öldü. Muhammedin eşleri öldü. Muhammedin güvenilir dediği insanlar öldürüldü. Yani onlardan medet kalmadı. Yazıyı sonlandıracaktım ama aklıma geldi. Muhammed veda hutbesinde yüzbinlerle konuşmuş bir çok müslümanın bundan gururla bahsettiği olay geldi aklıma. Birde ölüm döşeği. Cenazesinin 3 gün yerde kaldığı o bölüm. 

Tarihte ölüp koktuktan sonra gömülen tek peygamber ilan edilen kişidir muhammed. 

Hatta en sevdiği eşinin sözleri de şöyle;

Aişe derki: ”Biz Hz Resulullah’ın defninden Çarşamba gecesi, kürek seslerini duyarak haberdar olduk.” (İbni Hişam c4 s342, Tabari c2 s452,485, ibni Kesir c5 s270)
Aişe’den gelen diğer bir rivayette “Biz Resulullah’ın nereye defnedildiğinden haberdar değildik. Ancak kürek seslerini duyunca defnedilmekte olduğunu anladık” demektedir. (Ahmed b.Hanbel Müsned’de c6 s242 ve 274)
Bu arada cenazesine 17 kişi katılmıştır. Bunu da sorgulamak lazım. Ama ilk yukarıda yazılanlardan başlayın buraya en son gelirsiniz. 

Kısacası insanlık. Kandırıldınız ve kandırıyorsunuz. İslamiyetin olduğu tüm topraklarda savaşın, kıtlığın ve sapkınlığın asıl sebebiyeti inandığınız sahte inançtır. Eğer ki 12 yaşındaki çocukların evliliğine karşıysanız allahın şeriatına karşısınız demektir. Bu da küfürdür. Ya dininizi bilin yada dinsizlik içine düşmeyin. Futbol takımı tutar gibi çok alternatifiniz var çünkü. Bu şekilde kaldığınız sürece sömürüleceksiniz. Verdiğim ayet ve hadisler çok ortada. Gelip de sizinle erdoğanın dindarlığını konuşmaya gerek yok dinsizliğini biliyoruz. Ve ülkenin %50 sinden fazlası buna ortak oluyor. Şu şekilde düşünelim olayı. Yanlışları doğru kabul eden bir grup var ve bu grubun başları yukarıda paylaştıklarımdan az şey biliyor. Bu grubun başı yukarıda yazılanların hiç birini bilmeyenlerin başı. Koyunlara çoban olacaksa birisi o bilgili birisi olsun. Yokluktan az bilen olmasın. O ve çevresi zengin olurken siz sömürülen olacaksınız. Mısır zamanı kölelik gibi. Kölelere barınacakları ev, yiyecekleri giyecek ve evlenecek olanların ihtiyacını karşılardı kölenin sahipleri. 3 BİN YILDIR BİR ŞEY HİÇ DEĞİŞMEZ Mİ? Ata bunu bozmak istedi lakin soy soydur işte. Yayınlar da söylediğim bir söz vardır. Ne müslümansınız ne laik. İkisi birden olamazsınız. İki alan içinde karşıt düşünceler. Ve bunun bir ortasını bulamazsınız iki fikir için de yine karşıt düşünceler. Ama ortada kaldığınızı görüyorum. Kalmayın bir tercih yapın. Eğer ki müslüman kalmaksa tercihiniz ve bu ülkenin müslüman nüfusunun müslüman ülke olduğunu düşünüyor, olmasını istiyorsanız öncelikle devleti yeniden düzenlemeniz gerekmekte. Genelevlerini kapattırıp, bankacılığı bitirmeniz ve şeriatı uygulamanız emredilmekte. Hristiyan ve yahudiler ve inanmayanlarla zorda kalmadıkça dostluk, ticaret kurmamanız emredilmekte. Ama sizler emirleri uygulayan değil yeni emir koyanlarsınız değil mi? Bu blogta size koysun. 





Comments

Popular posts from this blog

İnsanları Kandırmak

İnsanları Kandırmak Aslında başlığı sevmediğim bir yazı olacak bu fakat yazılmalı. Hepimiz hayatta kandırılmış birer bireyiz. Aynı zamanda kandırmış. Bize inanan insanları bazen üzmüş bazen inandıklarımızın üzüntüleri ile üzülen tarafta biz olmuşuz fakat kandırılmak nedir? İnanmaktır. İnanmadığınız herhangi bir konuda her ihtimal mevcuttur, yaşanabilir. Yani x bir kişi x bir kişiye x bir konuda güvendiği taktirde ve bu güven boşa çıkması durumunda x kişi x kişiyi kandırmış mı oluyor? Evet. Hayır konuyu başa alalım. Ben cereni çok seviyorum(ceren kimse) ve bu çok sevdiğim ceren beni şeftali ile aldattı. Bildiğimiz şeftali ve bunu bana anlattı fakat bir mesaj ile itiraf şeklinde şeftalinin ismi yerine niyazi olarak. Ben cerene son derece kanmış vaziyetteydim. Ceren bana gerçeği söylemeseydi bir şeftali uğruna ilişkiyi bitirme yoluna hızla gidebilirdim. Mesajda ki amaç, inanç, vb ne varsa sorgulamadan. Fakat ben cerene inansaydım(güven) buna kanmayan durumda olacaktım. Biraz

Merhaba

Merhaba. Nasılsınız? Belki iyi belki kötü. Ne zamandır iyi veyahut kötüsünüz? Sanırım insanları tanımaya başladığınızdan beri. Bu düşünce sizi aslında bir nebze de olsa rahatlatabilir. ''Bir süre'' O süre geçince ne olur sizce? Sıkılırsınız. Kendinizden, çevrenizdekilerden hatta ailenizden bile. Ne olduğunuz neleri başardığınız neleri sırtladığınız yada nelerin sorumluluğu altında olduğunuz artık sizin için önemli olmaktan çıkar. Siz de yoldan çıkarsınız. Ama böyle düşünmezsiniz. Bir yol çizmişsinizdir kendinizce. İçinde sizin kurallarınız, sizin mantığınız ve sizin yaşadığınız tek bir yol. Ama bu yaşamak için yeterli değildir. İnsanlara tahammülünüz kalmasa bile yine de onlara ne yazık ki ihtiyacınız vardır. Sizin bu hale getiren onlar olduğu için. Asla kimseye muhtaç değilsinizdir aslında. Ama onlar öyle düşünürler. Bu düşünce yüzünden siz o yolunuzu sonlandırmayı düşünmek yerine daha da uzatmayı seçersiniz. Bazen kestirme bir yol bazen kısa süreli geri dönüşler yapar