Eleştiriler, eleştiriler ve eleştiriler. İnsanların yapmadan duramadıkları şey aslında. Hep birilerini eleştirirler. Konu ne olursa olsun kim olursa olsun. Eleştirmeden duramaz bizim insanlarımız. Yeri geldiğinde kendilerini de eleştirdiklerini sanırlar oysa ki durum çok daha yumuşaktır başkalarına yapılan eleştiriyle kıyaslarsak. Bu hayatta kim ne için yaşıyor? Benim amacım beni ilgilendirirken bir başkasının benim hakkımda ki eleştirileri niye? İşte insanlar böyle. Hatalar olduğunda suçluları karşı tarafta hazırdır. Sen hiç bir şey yapma. Onların gözünden bir numaralı suçlusundur. Nankör olanlar ve yaranılamayan iki grup insan çeşidi vardır özellikle. Hayatınızı başınıza yıkarlar ve öylece çekip giderler. Bunun olacağı belli iken neden hala önemseriz başkalarının düşüncelerini? Bu saflık belirtisi mi yoksa gerizekalılık örneğimi. İşte bunu anlamak için kendimizi ciddi anlamda eleştirip sorguya çekmeliyiz. Sonuca varınca genellikle iş işten geçmiş olur ama her yıkık binanın duvarı tekrardan inşa edilebilir. Bunu unutmamakta da fayda var.
1 yıldan uzun süredir yayın konum olan ''Ben allaha inanmıyorum siz inanıyor musunuz? Sanırım bu blogda da sona yaklaştık. Ama artık sonun ne zaman geldiğini bilmiyorum. İnsanoğlunu anlamaya çalışıyorum her gün. Yıllar önce bir insanı anlamanın yolu onunla eşit şartlarda yaşamak olduğunu öğrendim ve bunu başardım. Lakin son konumuzda hiç onlarla aynı konumda olamadım. İnançsa konu, inançsızlık yalanı doğuruyor onlarda. Kısa bir özet geçmek daha anlaşılır yapar. ('') Yapacağım alanlar ''Ben allaha inanmıyorum siz inanıyor musunuz?'' Anlamına gelir. '' - Küfürler ''- Neden inanmıyorsun?'' ''- Ölünce inanırsın. ''- Nerede yaşıyorsun adresini ver de inanmanı sağlayayım. (Verdim) Küfürlere söyleyebileceğim bazı benzetmeler vardır yayınlarda hep söylerim. O da; Muhammed gibisiniz. Tam tarife uyan bir davranış. Muhammed kendisinin peygamber olduğunu iddia eden kişi ve aynı şekilde onun ağzından duyulan sözler i...
Comments
Post a Comment