İnsanları Kandırmak
Aslında
başlığı sevmediğim bir yazı olacak bu fakat yazılmalı. Hepimiz hayatta
kandırılmış birer bireyiz. Aynı zamanda kandırmış. Bize inanan insanları bazen
üzmüş bazen inandıklarımızın üzüntüleri ile üzülen tarafta biz olmuşuz fakat
kandırılmak nedir? İnanmaktır. İnanmadığınız herhangi bir konuda her ihtimal
mevcuttur, yaşanabilir. Yani x bir kişi x bir kişiye x bir konuda güvendiği
taktirde ve bu güven boşa çıkması durumunda x kişi x kişiyi kandırmış mı
oluyor? Evet.
Hayır konuyu
başa alalım. Ben cereni çok seviyorum(ceren kimse) ve bu çok sevdiğim ceren
beni şeftali ile aldattı. Bildiğimiz şeftali ve bunu bana anlattı fakat bir
mesaj ile itiraf şeklinde şeftalinin ismi yerine niyazi olarak. Ben cerene son
derece kanmış vaziyetteydim. Ceren bana gerçeği söylemeseydi bir şeftali uğruna
ilişkiyi bitirme yoluna hızla gidebilirdim. Mesajda ki amaç, inanç, vb ne varsa
sorgulamadan. Fakat ben cerene inansaydım(güven) buna kanmayan durumda
olacaktım. Biraz aklınız karışmış olabilir anlatmaya çalıştığım konu
kullandığımız kelimelerin duygularımızı nasıl etkilediği. Aslında birçok
duyguyu ‘’yaşayamıyoruz’’. Ne olduğunu dahi bilmediğiniz konusunda kaybetmeyeceğim
bir bahis oynasaydım muhtemelen kaybetmezdim.
Saf insan
olmak tamamen inançla alakadardır. İnsanlara inanan birisi ve bu durumda saf kişinin
suçunu ben bir yerde göremiyorum fakat kaybeden olmaya mahkum birinci adaydır.
Bunu ben yazıyorum fakat siz söylüyorsunuz. Bu durumda o saf insanı kandıran
güvendiği insanlar mı yoksa insanlara verdiği karşılıksız güven duygusu mu?
Akıllı insan tanımında ise durum çok daha vahim. Hayatlarını belli istisnalar
dışında yaşamayan kural, organize olmuş halde ilerler iken birden planlarında
olmayan engel ile karşılaşınca psikolojik bir travma. Ama atlatılabilir.
Neyse ilk
defa bir yazı yazarken sıkıldım devam etmek istemiyorum yazmış oldum bu kadar.
Comments
Post a Comment