İnsan ara vermeyi bilmeli. Bazen kendisiyle alakalı
sorunlarına, bazen çevresiyle alakalı tüm olumsuzluklara. İnsan ara vermeyi
bilmeli ki kaybettiği o gücünü ve inancını tekrardan toplayıp artık daha iyiyim
diyebilmeli. Güzel insan.. Karanlık bir odanın ışık geçirmeyen kapısını görünce
kaçan olmamalı insan o kapıları açmayı denemeli. Bazen umut umutsuzlukta yatar.
Kaldırmalı o umudun halsiz bedenini ve ilk önce kendini tabi zor gelir bu
insana. Eline geleni, isteğine hızlı hızlı geçmeyi ve bazen ulaşılamaza ulaşıp
test eder ya insan artık bu denklemi çözmeye başladık, tadı kaçtı. İşin en kötü
yanı ya buna kabulleneceksin yada gerçek olanın peşinden gideceksin. İkiside
birbirinden beter. Bir filmde duyduğum bir cümleyi aktarıcam sizlere ‘’öğrenmeye
başladım, öğrenmeyi öğrendikten sonra.. ‘’ Siz de öğrenin ki üzülmeyin.
Üzülmeyin ki üzmeyin. Duygularımı saklamayı öğrendiğimi düşünürken duygularımı
kaybetmişim. İnsan acısını ve sevincini aslında içinde yaşar ya ben o süreyi en
aza indirmişim ama yüzümden hiç eksilmez. Öğrenemediğim ender konulardan birisi
de budur benim. Her şeye rağmen umutlu olmak. Umudumu kaybedeli çok oldu ve her
kazanmayı denediğimde ben mağlup oldum. İnanın ki sorun değil. Gelecek bir
sonraki dakikadan ibarettir ve inanın bir sonraki dakikada olacakları tahmin
etmek hiç zor değil. Asıl ruhani kimliğimi bir kenara bırakacak olursam ben bir
hiçim. Kendimi diğer insanlarla kıyaslarsam onlarda bu kimlik olmadan da hiçler
ve ben bundan sıkılıyorum, bunalıyorum her gün biraz daha nefret ediyorum
olduğum kişiden. Bir çok bilgiyi çöp etmek denir buna ama neden? Belki böylesi
daha kolay belki de fazlasına ihtiyaç yok. Olsa da yok olmasa da yok. Zaman
ilerlerken o zamanı değiştirmeye bazen bu insanın hali yok. Dedim ya ara
vermeyi bilmeli insan ben bunu hiç öğrenemedim. Her aranın sonu bir yıkımdır ve
bu bina çok zarar gördü. Bazen nasıl olduğumu sorduklarında yada ne düşündüğümü
aklımdan geçen hep şu olur ne söylersem söyleyeyim hiç kimse asıl sorunu
bilemeyecek. Ben bir dakikalık hayata sahip olan insan değilim yada bir
dakikalık geçmişi olan. Karakterim güçlü değil sadece duvarlarım büyük. Küçük olan herkesin adına.. Şimdilik bu
kadarı kafi gelecekte görüşmek üzere.
1 yıldan uzun süredir yayın konum olan ''Ben allaha inanmıyorum siz inanıyor musunuz? Sanırım bu blogda da sona yaklaştık. Ama artık sonun ne zaman geldiğini bilmiyorum. İnsanoğlunu anlamaya çalışıyorum her gün. Yıllar önce bir insanı anlamanın yolu onunla eşit şartlarda yaşamak olduğunu öğrendim ve bunu başardım. Lakin son konumuzda hiç onlarla aynı konumda olamadım. İnançsa konu, inançsızlık yalanı doğuruyor onlarda. Kısa bir özet geçmek daha anlaşılır yapar. ('') Yapacağım alanlar ''Ben allaha inanmıyorum siz inanıyor musunuz?'' Anlamına gelir. '' - Küfürler ''- Neden inanmıyorsun?'' ''- Ölünce inanırsın. ''- Nerede yaşıyorsun adresini ver de inanmanı sağlayayım. (Verdim) Küfürlere söyleyebileceğim bazı benzetmeler vardır yayınlarda hep söylerim. O da; Muhammed gibisiniz. Tam tarife uyan bir davranış. Muhammed kendisinin peygamber olduğunu iddia eden kişi ve aynı şekilde onun ağzından duyulan sözler i...
Comments
Post a Comment