Skip to main content

02.07.2017

İçimde ki feci sıkılmışlığı bir kenara bırakınca sadece sessizliğe odaklanıyorum. Bir insan sessiz kalabilir bir insan sessizliği yaratabilir ve bir insan sessizlik isterken onlarca kişinin konuşması arasında sadece kendine odaklanmayı deneyebilir ben o insanım. Hata payı olan kusurlu bir tür olarak buradayız evet bunun farkındayım bir çoğumuz kusuru artık reyondaki bir ucuz eşya gibi düşünüp almayı neden sevdiğini de anlıyorum. Bir noktayı çözmek diğer noktaların bir bir çözülmesi demek ama o bir nokta... Kalın. Tarihin kalıntıları medeniyetlerin halen daha yaşayan o güçlü duvarların, anıların kalınlığından daha kalın. Güç olan güce sahip olmak denildi ve bunu şu dakikada ben söyledim bundan binlerce yıl sonra söylenecek olup olmaması hiç önemsediğim bir konu değil tıpkı tarihteki diğer insanlar gibi. Kendimi farklı bir insan modeli olarak hayal etmiyorum ama yaşantım buna müsait. Derken kendi dünyamda kendi insanlarımla geleceği resmedip içinde ölümü hak eden o kadar kusurlu robot var ki dünya nüfusu bir hayli gereksiz. Evet şuan varolan savaşların nedenini daha iyi anlıyorum. Hoşlantının anlık bir gaflet ile ilişkiye başlayıp kimsenin kimseyi tanımadan ömür boyu mutluluklar içerisinde geberip gitmeyeceğini anladığım için normal karşılıyorum hayatımdan çıkıp gidip dönmeyecek olanı. Sorun değil. Her bir insanın beklentileri, beklemedikleri arkadaştan sevgiliye, eşe dosta karşı önceden özenle hazırlanmış o listenin dışında olduğum için birinin de çıkıp seni anlıyorum demesini beklemediğim gibi ben sizleri anlıyorum. Ne müthiş insanım. Herkese karşı iyilik meleği, onları düşünen onları seven onlara saygıda kusur etmeyen bir insan modeli olmadığım için üzgün falan da değilim aslında tam ortasıyım. Adil biriyim bana verilmiş tüm hakları kullandığım gibi bana verilmemiş haklara karşı bir kıskançlığım yok ama sizlerde olmayan bazı haklara da sahibim. Yaratılış bir yana o beni ben yapan etken her ne kadar eleştirip küfredip bazen sevsem de bunu verenin bir süredir izlemeye geçmiş olmasını hiç sevmedim.. Kulağımda duyduğum tiz bir ses var uzun bir süredir azalıp çoğalıyor değişip bazen rahatsız ediyor ama hiç susmuyor. Bazen vücudumun bağırdığını da duyuyorum organlarımın artık şikayet ettiğini anlıyorum eğer üzgün olduğum bir şey varsa bu o listede. Düşüncelerin sınırı yok ama bedenin var. Her andan bir sonuç çıkartan biri olarak vaktin çok da uzun olduğunu düşünmüyorum. Gelecek bir sonraki dakikadan ibarettir bunu sizlere ikinci kez söylüyorum ve benim 40 yaşına kadar bekleme niyetim yok ömrüm de 2 bin yıl değil. Olmasını ister miydim? Buruşuk bir bedenim olmasaydı neden olmasın. Kış uykusu olmalı ama istediğimde bir kaç yüz yıl uyumalıyım. 10 bin yıldır uyuduğum gibi. Yılları zamanı daha iyi anlayabilmek için insanlar uydurdu aslında o hep vardı ama bir isim konuldu sonra değişti gerçi bunu insanlar sevdi, ben o insanları sevmiyorum çünkü parayı da onlar buldu. Her şey daha kolay olmalıydı dünya daha güzel büyük uzun ömürlü bol denizli altın madenleriyle kaplı olmalıydı ki aslında böyleydi. Sömürdük orası ayrı bir konu belki sonra anlatırım yada anlatmam çok da umurumda olan bir konu değil.


Bir dip not;

Yazılanlar sizlerden çok kendim için yazılıp bu balık hafıza oyununu oynayan kendime bir sonraki dakikada her ne kadar unuttu rolü yapsam da içime devamlılık için yazılmış parça parça kodlar. İç seslerim iç sesiniz olmayabilir ben sonraki dakikadan ibaret ve sorumluyum. O görevimi yerine getirdim.Yaşamaya devam edin..


                                                                                                             Tüm saygısız ve sevgisizliğimle.

                                                                                                                             Cenk Soğancı

Comments

Popular posts from this blog

Ben allaha inanmıyorum siz inanıyor musunuz?

1 yıldan uzun süredir yayın konum olan ''Ben allaha inanmıyorum siz inanıyor musunuz? Sanırım bu blogda da sona yaklaştık. Ama artık sonun ne zaman geldiğini bilmiyorum. İnsanoğlunu anlamaya çalışıyorum her gün. Yıllar önce bir insanı anlamanın yolu onunla eşit şartlarda yaşamak olduğunu öğrendim ve bunu başardım. Lakin son konumuzda hiç onlarla aynı konumda olamadım. İnançsa konu, inançsızlık yalanı doğuruyor onlarda. Kısa bir özet geçmek daha anlaşılır yapar. ('') Yapacağım alanlar ''Ben allaha inanmıyorum siz inanıyor musunuz?'' Anlamına gelir. '' - Küfürler ''- Neden inanmıyorsun?'' ''- Ölünce inanırsın. ''- Nerede yaşıyorsun adresini ver de inanmanı sağlayayım. (Verdim) Küfürlere söyleyebileceğim bazı benzetmeler vardır yayınlarda hep söylerim. O da; Muhammed gibisiniz. Tam tarife uyan bir davranış. Muhammed kendisinin peygamber olduğunu iddia eden kişi ve aynı şekilde onun ağzından duyulan sözler i...

İnsanları Kandırmak

İnsanları Kandırmak Aslında başlığı sevmediğim bir yazı olacak bu fakat yazılmalı. Hepimiz hayatta kandırılmış birer bireyiz. Aynı zamanda kandırmış. Bize inanan insanları bazen üzmüş bazen inandıklarımızın üzüntüleri ile üzülen tarafta biz olmuşuz fakat kandırılmak nedir? İnanmaktır. İnanmadığınız herhangi bir konuda her ihtimal mevcuttur, yaşanabilir. Yani x bir kişi x bir kişiye x bir konuda güvendiği taktirde ve bu güven boşa çıkması durumunda x kişi x kişiyi kandırmış mı oluyor? Evet. Hayır konuyu başa alalım. Ben cereni çok seviyorum(ceren kimse) ve bu çok sevdiğim ceren beni şeftali ile aldattı. Bildiğimiz şeftali ve bunu bana anlattı fakat bir mesaj ile itiraf şeklinde şeftalinin ismi yerine niyazi olarak. Ben cerene son derece kanmış vaziyetteydim. Ceren bana gerçeği söylemeseydi bir şeftali uğruna ilişkiyi bitirme yoluna hızla gidebilirdim. Mesajda ki amaç, inanç, vb ne varsa sorgulamadan. Fakat ben cerene inansaydım(güven) buna kanmayan durumda olacaktım. Biraz ...