Skip to main content

İnsanlığın başlangıcı

Açıkçası önümde boş bir sayfa ve yaşadığım onlarca sorun var bugün. Aslında dünden ve yarından farksız sayılmaz ama her gün önemsediğim söylenemez. Hayatımın son bir kaç yılı insanları anlamaya çalışarak harcadım ve buna devam etmeyi düşünüyorum. İyilik meleği, iyi kalpli birisi olmama sebebim tamamen bu yaptıklarıma dayalı. Bazen anlamamak daha iyidir her seferinde biraz daha iyi anlıyorsanız.

İnsanları anlamak için yaptıklarının, anlattıklarının detaylarına ihtiyaç var çünkü gerçek detaylarda saklıdır. O detaylara ulaşmak bazen zor, bazen çok basit öğrendikleriniz hoşunuza gitmeyebiliyor. Kötü insanı iyi insana dönüştürme çabaları çoğunlukla yetersiz kaldığı için aslında devam ediyorum, yani merak ediyorum. Nasıl bir insandır ki iyiliğe bu kadar uzak kalabiliyor. Sahtekar bir falcı olsaydım ne zaman varolduğum önemsiz insanların neredeyse hepsine büyü yapılmış, musallata uğramış derdim muhtemelen de zengin olurdum. Bir çoğunun istediği para aslında benim için ulaşılması hiç de zor değil.

Para benim için bir araçtır amaç değil bu düşünce aklıma yerleştiği günden beri para kazanmak adına bir şey yaptığım söylenemez ama girişimlerim oldu. Günü geçirmek için çok güzel bir araç ama amacımı düşünürsem ondan uzaklaştırmak için de çok güzel bir araç. Tatlı olanın ağzı yaktığı çok söylenmez ama yaşanılan budur ve göz ardı edilir.

İnsanların yapılarını bazı kaynaklardan öğrendiğim söylenebilir yani bir çoğunuzu çok iyi tanıyorum. Sanırım yanılmaya çalıştığım zamanlar bu günlerde artsa da bir yolun görünmeyen çukurları demek muhtemelen makul. Aktarma kısmı sıkıntılı.

Bir adamı öldürdünüz ve hapse girmek istemiyorsunuz fakat yakalandınız ifade de sürekli reddediyorsunuz ama kanıtlar sizin üzerinizde gerçeğin bilincindesiniz ama inkarı uzun bir süre denersiniz. Ben uzun süre anlatamam bir insana uzun süre ikna etmeye çalışamam ortada bir doğruyu aktaran bir canlı var ve bu canlıyı göz ardı etmek yanlış bir seçim dışında bir şey değildir. Bir taraf aktarmayı denedi diğer taraf reddetti. Hayatlarının kalan zamanında o an yapılan seçimle yaşayacaklardır. Bu yüzyılda insanların mucize dediklerini yaşamalarından çok filmlerde izlemeyi tercih ettiklerini gördüm. Eskiden hikayeleri yaşamak isteyenler yerine dinleyenler olmayı seçenler gibi.

Zaman tekrardan ibarettir. Kaç yüzyıl geçtiği hiç önemli değil bu konuda. Size bir hikaye anlatmak istiyorum.

Zaman bilinen tarihin daha eskileri insanlığın başlangıcı denilebilir. Yalnız yaşayan bir erkek adı yok dağlarda yaşamayı seviyordu ki doğallığın içerisinde müthiş arazide kendine çok iyi bir yuva kurmuştu. Anne babasını bilmiyor bir arkadaşı yok daha öncesinde bir insan da görmemişti. Biz nasıl büyüyüp hayatta kaldığını sorgulayabilir ama bunları yaşayan o tarihte ki bir insan aklının ucundan bile geçiremezdi sadece yaşamaya devam ederdi ki bunu çok iyi yapıyordu.

Şuan size yazarken en kısa halini aktarmayı seçiyorum fakat bu bile uzun. Bir gün rüyasında bir tepelikte olduğunu görmüş ona yakın olan bir tepelik ama oraya gitmezmiş. Sonraki gün uyandığında ilk yaptığı şey oraya gitmek oldu. Müthiş bir manzara. Tepeliğin ilerisi uçsuz bir deniz tepeliğin iki arasında kanatlar gibi serilmiş dağlar bu manzarayı size bir gün göstermek isterdim sonraki yaşanılacakları düşünmezsek.

Gökyüzünden beliren parıltıyı gördü azınlıktan çoğunluğa ulaşan. Parlaklılığı göz alıcı merak uyandıran fakat ona yaklaşan. Bu bir sorundu ama orada beklemeyi tercih etti.

Aklımızda gelecek olanın bir melek, peri yada diğer varlıklardan olduğunu düşünebiliriz ki bir uzaylıda olabilirdi ama değildi. Ne bir kanatları vardı nede uzun kulakları mükemmel görünümlü bir insandı. Gökyüzünde müthiş bir yansıma var akıl yaşananları fazlasıyla sorguluyor ama idrak ettiği söylenemez ve o konuştu.

-Hatırla.


Kararan bulutlar ışığı olmayan güneş ve pis bir koku. Kısa bir sürede o müthiş yer bir kaos yeri olmaya başlamıştı. Akıntının getirdiği boğulmuş insanlar kanla dolan deniz karanlığın hakim olduğu, gözün gördüğü bir yer.

Ve yazar araya girer. Bu yaşanmış bir hikayeydi hatırla kelimesi geçmişi temsil eder ama hatırlatılma sebebi neydi bunu yıllarca merak ettim ve bugün hatırlamayı kabul ettiğim gün.

O gün gösterilenden bilmeniz gereken kısım bu şuan için bunu idrak ettikten sonra o ana geri dönebiliriz ilk anlamamız gerekiyor. Zamanın başlangıcını çok derin ve şuan anlatması zor ama insanlığın başlangıcı hakkında tek söyleyebileceğim bundan bin yıl sonrada araştırılsa ben ve benim gibiler anlatmadığı sürece gerçek bilgilere ulaşılamayacak. İnsanlık bir çok kez yeniden tasarlandı, ve sonlandırıldı. Günümüz mucitleri bilim insanları, tarihçiler onlara para kazandıracak konulardan kaldırabilirlerse başlarını mö sinde bulunan duvarlardaki işlemelerden eski kitaplardan, ve denizin dibindeki saklı kentlerden alacakları bulgularda bunu çok iyi görebilirler en azından geçmiş on bin yılı görmemizde fayda var.

Doğru bir bakış açısıyla.

Daha fazla bilgi için daha fazla çaba göstermeniz gerek öğrenmeyi hak eden insanlar olmadığı sürece yazdıklarım harfler olmasın. Şimdilik bu kadar.




Comments

Popular posts from this blog

Ben allaha inanmıyorum siz inanıyor musunuz?

1 yıldan uzun süredir yayın konum olan ''Ben allaha inanmıyorum siz inanıyor musunuz? Sanırım bu blogda da sona yaklaştık. Ama artık sonun ne zaman geldiğini bilmiyorum. İnsanoğlunu anlamaya çalışıyorum her gün. Yıllar önce bir insanı anlamanın yolu onunla eşit şartlarda yaşamak olduğunu öğrendim ve bunu başardım. Lakin son konumuzda hiç onlarla aynı konumda olamadım. İnançsa konu, inançsızlık yalanı doğuruyor onlarda. Kısa bir özet geçmek daha anlaşılır yapar. ('') Yapacağım alanlar ''Ben allaha inanmıyorum siz inanıyor musunuz?'' Anlamına gelir. '' - Küfürler ''- Neden inanmıyorsun?'' ''- Ölünce inanırsın. ''- Nerede yaşıyorsun adresini ver de inanmanı sağlayayım. (Verdim) Küfürlere söyleyebileceğim bazı benzetmeler vardır yayınlarda hep söylerim. O da; Muhammed gibisiniz. Tam tarife uyan bir davranış. Muhammed kendisinin peygamber olduğunu iddia eden kişi ve aynı şekilde onun ağzından duyulan sözler i...

İnsanları Kandırmak

İnsanları Kandırmak Aslında başlığı sevmediğim bir yazı olacak bu fakat yazılmalı. Hepimiz hayatta kandırılmış birer bireyiz. Aynı zamanda kandırmış. Bize inanan insanları bazen üzmüş bazen inandıklarımızın üzüntüleri ile üzülen tarafta biz olmuşuz fakat kandırılmak nedir? İnanmaktır. İnanmadığınız herhangi bir konuda her ihtimal mevcuttur, yaşanabilir. Yani x bir kişi x bir kişiye x bir konuda güvendiği taktirde ve bu güven boşa çıkması durumunda x kişi x kişiyi kandırmış mı oluyor? Evet. Hayır konuyu başa alalım. Ben cereni çok seviyorum(ceren kimse) ve bu çok sevdiğim ceren beni şeftali ile aldattı. Bildiğimiz şeftali ve bunu bana anlattı fakat bir mesaj ile itiraf şeklinde şeftalinin ismi yerine niyazi olarak. Ben cerene son derece kanmış vaziyetteydim. Ceren bana gerçeği söylemeseydi bir şeftali uğruna ilişkiyi bitirme yoluna hızla gidebilirdim. Mesajda ki amaç, inanç, vb ne varsa sorgulamadan. Fakat ben cerene inansaydım(güven) buna kanmayan durumda olacaktım. Biraz ...

02.07.2017

İçimde ki feci sıkılmışlığı bir kenara bırakınca sadece sessizliğe odaklanıyorum. Bir insan sessiz kalabilir bir insan sessizliği yaratabilir ve bir insan sessizlik isterken onlarca kişinin konuşması arasında sadece kendine odaklanmayı deneyebilir ben o insanım. Hata payı olan kusurlu bir tür olarak buradayız evet bunun farkındayım bir çoğumuz kusuru artık reyondaki bir ucuz eşya gibi düşünüp almayı neden sevdiğini de anlıyorum. Bir noktayı çözmek diğer noktaların bir bir çözülmesi demek ama o bir nokta... Kalın. Tarihin kalıntıları medeniyetlerin halen daha yaşayan o güçlü duvarların, anıların kalınlığından daha kalın. Güç olan güce sahip olmak denildi ve bunu şu dakikada ben söyledim bundan binlerce yıl sonra söylenecek olup olmaması hiç önemsediğim bir konu değil tıpkı tarihteki diğer insanlar gibi. Kendimi farklı bir insan modeli olarak hayal etmiyorum ama yaşantım buna müsait. Derken kendi dünyamda kendi insanlarımla geleceği resmedip içinde ölümü hak eden o kadar kusurlu robot va...