Skip to main content

2 yıl sonrası

 Ah hayatım ve geçen yıllarım.. Sizlerden özür dileme hakkına sahip değilim çünkü kendime ve size yaşattığım her bir sonucun sebebi benim. Kendi tercihlerim. Ne diğerlerinin inandığı kaderi suçlayabilirim ne kendimi. Ben artık bunu sizin gibi çelişki gibi görmem. Muzicevi planların esiri gibi kendimi tanımlamam. Sözlerimden anlam çıkartmalarını beklediğim insanların ergenlik dönemimde inandığım gibi saf insanların artık var olduğunu sanmam.. Şunu bilirim, öylesine yaşayan insanların böylesine karşına çıkanların çektiği acıları ve hatalarını bilirim ve bunu zerre umursamam. Beni artık kim anlar? Kim neye kanar? Kim aslında gerçekten olduğu kişidir? Bu soruların cevabı beni ilgilendirmez. Ve ben bu yüzden kimseyi umursamam. Tıpkı sizin gibi.. Mutluluk peşinde koşmam sizin gibi.. Kimseye derdimi anlatamam çünkü hiç bir dertsiz beni anlamaz.. Ve hic bir çıkarı olmayan da sizi anlamaya çalışmaz.. Eh bunlar bildikleriniz, peki bilmedikleriniz? Güçlü olduğunu sananlar en güçsüz olanlar değil mi? İçine attıklarını paylaşamayanlar en çok acı çeken değil mi? İyi de ne için? Hey çocuk yaşının bir önemi yok, hislerinin geçmişin ve geçmeyen izlerin kimsenin inan umurunda değil. Onlar görüntüne yaşına önem verenler ve ne yazık ki sende buna değer biçensin. İnan ki çocuk bir gün sana biçilen bir değerin, önemin olmuycak ve bugün sahip olduğun yarın elinde olmuycak. Görüntün, sesin ve en önemlisi hislerin. Asla bugünkü olduğu gibi yarın aynı kalmıycak. Ya başını kaldır dik yürü yada göm kendini bir kuma bir gün kendine gel ve artık buna son vereceğim ve kendime geleceğim der yürü. Neyse ki bu kendine inanmadığın bir sözler serüvenü.  İnan bir önemi yok.. Her geçen saniye öldüğünün ve ve çevremdekilerinin öldüğünün farkında olup onları kendinden önde tutmadığının gerçeğini sana hiç bir tanrı kabul ettiremez. Kabullen sadece ve sade yürü. Neysen o olmaya devam et çünkü elinde kalan tek kozun bu. Sen değişemezsin ve gelişemezsin. Bazıları için inanç olan şey senin gözünde basit olandır. Peki kaçı gerçekten hayatına aldıkların ve kattıklarındır? Hiç sordun mu kendine ben aslında ne kadar kattım içimdekilerimi en sevdiklerime? Düşündüğün kadar varsın.. Varsın da aklındaki kadarsın. Neyseki sen çocuk bunu da umursamazsın.. Merak etme diğerlerinden farksızsın..

Comments

Popular posts from this blog

Ben allaha inanmıyorum siz inanıyor musunuz?

1 yıldan uzun süredir yayın konum olan ''Ben allaha inanmıyorum siz inanıyor musunuz? Sanırım bu blogda da sona yaklaştık. Ama artık sonun ne zaman geldiğini bilmiyorum. İnsanoğlunu anlamaya çalışıyorum her gün. Yıllar önce bir insanı anlamanın yolu onunla eşit şartlarda yaşamak olduğunu öğrendim ve bunu başardım. Lakin son konumuzda hiç onlarla aynı konumda olamadım. İnançsa konu, inançsızlık yalanı doğuruyor onlarda. Kısa bir özet geçmek daha anlaşılır yapar. ('') Yapacağım alanlar ''Ben allaha inanmıyorum siz inanıyor musunuz?'' Anlamına gelir. '' - Küfürler ''- Neden inanmıyorsun?'' ''- Ölünce inanırsın. ''- Nerede yaşıyorsun adresini ver de inanmanı sağlayayım. (Verdim) Küfürlere söyleyebileceğim bazı benzetmeler vardır yayınlarda hep söylerim. O da; Muhammed gibisiniz. Tam tarife uyan bir davranış. Muhammed kendisinin peygamber olduğunu iddia eden kişi ve aynı şekilde onun ağzından duyulan sözler i

İnsanları Kandırmak

İnsanları Kandırmak Aslında başlığı sevmediğim bir yazı olacak bu fakat yazılmalı. Hepimiz hayatta kandırılmış birer bireyiz. Aynı zamanda kandırmış. Bize inanan insanları bazen üzmüş bazen inandıklarımızın üzüntüleri ile üzülen tarafta biz olmuşuz fakat kandırılmak nedir? İnanmaktır. İnanmadığınız herhangi bir konuda her ihtimal mevcuttur, yaşanabilir. Yani x bir kişi x bir kişiye x bir konuda güvendiği taktirde ve bu güven boşa çıkması durumunda x kişi x kişiyi kandırmış mı oluyor? Evet. Hayır konuyu başa alalım. Ben cereni çok seviyorum(ceren kimse) ve bu çok sevdiğim ceren beni şeftali ile aldattı. Bildiğimiz şeftali ve bunu bana anlattı fakat bir mesaj ile itiraf şeklinde şeftalinin ismi yerine niyazi olarak. Ben cerene son derece kanmış vaziyetteydim. Ceren bana gerçeği söylemeseydi bir şeftali uğruna ilişkiyi bitirme yoluna hızla gidebilirdim. Mesajda ki amaç, inanç, vb ne varsa sorgulamadan. Fakat ben cerene inansaydım(güven) buna kanmayan durumda olacaktım. Biraz

Merhaba

Merhaba. Nasılsınız? Belki iyi belki kötü. Ne zamandır iyi veyahut kötüsünüz? Sanırım insanları tanımaya başladığınızdan beri. Bu düşünce sizi aslında bir nebze de olsa rahatlatabilir. ''Bir süre'' O süre geçince ne olur sizce? Sıkılırsınız. Kendinizden, çevrenizdekilerden hatta ailenizden bile. Ne olduğunuz neleri başardığınız neleri sırtladığınız yada nelerin sorumluluğu altında olduğunuz artık sizin için önemli olmaktan çıkar. Siz de yoldan çıkarsınız. Ama böyle düşünmezsiniz. Bir yol çizmişsinizdir kendinizce. İçinde sizin kurallarınız, sizin mantığınız ve sizin yaşadığınız tek bir yol. Ama bu yaşamak için yeterli değildir. İnsanlara tahammülünüz kalmasa bile yine de onlara ne yazık ki ihtiyacınız vardır. Sizin bu hale getiren onlar olduğu için. Asla kimseye muhtaç değilsinizdir aslında. Ama onlar öyle düşünürler. Bu düşünce yüzünden siz o yolunuzu sonlandırmayı düşünmek yerine daha da uzatmayı seçersiniz. Bazen kestirme bir yol bazen kısa süreli geri dönüşler yapar