Olmaya çalışan bir hayvan aslında. Sağım solum ebe misali.. Yıllar geçti yazmayalı, çocukken yazma ihtiyacı duyardım belki bunu bir gereklilik görürdüm. Zamanla doğrunun bir başkasının doğrusu olmadığını statü, inanç fark etmeksizin kabul gördüğünü gördüm. Biraz da pes ettim. Sanırım artık inandığım inançta tek vasfımız yaşamak. Çünkü ben anlam aradığım anlarda anlamı kaybettim. Cinayetler sükutlar, kaybolmuş insanlar ve kendini arayanlar. Kimse destek olmuyor o kaybolmuş olanlara ve inanın kimsenin umrunda değil kaybolmuşlar. Herkes güçlüyü arar gram gücü yokken bile. Huyunuz kurusun. Çıkarcı olanlardan nefret ederim, bir çoğunuz aynısınız. Yıllar değişir zaman gelişir neden dün bugün ile çelişir? Bunun cevabı sizde. Varolmak bir tercih değildi elbet ama sükunet herşeydi. Ben bunu göremedim. Ne kadın ne erkek olduğun için değerlisin. Yaptıkların kadar değerin var. Bir çocuk eş değildir. Ne verdin ve ne aldın. Ben çok şey verdim de amalık dışında bir şey alamadım. Neyse soru...
Sizinde sıkıldığınız oluyor mu insanlardan, doğadan, hislerden ve hissizlikten. İzlediğiniz insanların davranışlarından, anlamsız hareketlerinden hiç kimse ile oturup gerçek bir sohbet edemiyor olmaktan. Küfürsüz konuşamayanlardan, kendilerini ifade edemeyenlerden, güzellik ve makyajdan ibaret olanlardan, pohpohlanmadığında o ortamdan uzaklaşanlardan ellerindeki tek yetkinlik moda tasarımının esiri olanlardan.. Ülkemdeki cahalete kapılmış sürüden, yıllardır süren koltuk sevdalılarından ve bunu göremeyen halkın içinde yaşıyor olmaktan tek ufku alacağı bir ev, belki araba olandan tüm dünyayı yaşadığı şehirden ibaret sananlardan.. Dedikodusuz yaşayamayan ve birilerinin arkasını konuşmayı bıraktığı an kelam edecek lafı olmayandan. Sahte gülüşlerden çıkarcı olanlardan, yapmacık ve rol yapanlardan kendi çapında oyuncu olanlardan.. Kendini kendince sebeplerden kullandıranlardan, aslında yaşamıyor olanlardan, dışı parlak boyalarla kaplı ama içi simsiyah kir tutmuş olanla...